Jump to content

User:Degirmenderekoyu

From Wikipedia, the free encyclopedia

Çorum/Alaca/Degirmendere köyü Tarihçesi [ Www.DegirmenDereKoyu.Org - Katkılarıyla ]


1-HİTİTLER DEVRİ ; Köyümüz hududu içersinde bulunan tarihi kalıntılardan;

1- Kırkbadal 2- Kapılıkaya 3- Sultan yaylası denilen (kırkbadalın üstündeki düzlük) teki temel ve yerleşim yeri kalıntıları ve 4- Yatankavak ve Haydar köyü hududlarındaki iki höyük(tümülüs)de göstermektedir ki ,Burası Hititler tarafından bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.


2-ROMA-BİZANS DEVRİ; Daha sonraları bölge Roma ve Bizans'ın denetimine geçmiştir.İslam fetihlerinden önce Hüseyin Gazi Türbe ve Külliyesinin bulunduğu yer bir Hırıstiyan Kilisesi olarak kullanılmaktadır. Kısacası Hüseyin Gazi külliyesi bir Roma kilisesinin üzerine sonradan inşa edilmiştir.Bundan başka köyümüz hududu içersinde ki Eskimezar,Yoncalık(taşlı tarla)denilen mevkilerden ve Dolay yoldaki kale kalıntıları da göstermektedir ki bölge Roma ve Bizans döneminde bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.


3-İSLAM FETİHLERİ; Anadolu'nun Müslümanlar tarafından fethi sırasında Hüseyin ova denilen mevki değişik tarihi olaylara mekan olmuş. Battal gazinin ve oğlu Hüseyin Gazinin Destanlaşan olayları bölgeye damgasını vurmuş Bizans'la İslam orduları bu bölgede savaşmış şehityeri, şehitler mevkileri ve şehitlerin beldeki şehit Evliya denilen yatır, Battal gazinin ordusundan şehit olan erlere kucak açmıştır. Söğütözü köyündeki Hoy Hoy, Çomar Köyündeki Yılkıcı Baba (Battal Gazinin at bakıcısı) yine çomar köyündeki Battal Gazinin saklandığı Culfalık kayası denilen yerler bugün bile halk belleğinde söylence olarak yaşamaktadır.


4-SELÇUKLU VE BEYLİKLER DÖNEMİ; Türklerin Müslüman olmalarıyla birlikte Anadolunun İslamlaşmasını, Abbasi halifesi; Türklerden müteşekkil bir ordu kurarak Gerçekleştirmeye çalışmıştır.Selçuklularla birlikte Orta Asya ve horasandan gelen Türk ve Türkmen boyları Anadoluyu yurt tutmaya başlamışlardır. Orta Anadolu (Sivas,Amasya,Çorum,Yozgat)ya egemen olan Danişmendoğulları beyliği 1200 lü yıllarda beylik kurmuşlardır. Türkler buralarda bulunan yerli Ermeni ve Rumlarla yaşamaya başlamışlardır.


5-OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ; 1300 yılında kurulan Osmanlı beyliği zamanla bütün beylikleri egemenliği altına alarak Anadoluda Türk birliğini sağlamış ve Çorum ve havalisi Bozok Sancağına bağlanmıştır(1500) bu yıllar Anadoluda özellikle orta Anadolu (Sivas,çorum,Yozgat) da devlete karşı Celali ve Kalenderi ayaklanmalarının yoğunlaştığı bir zamandır. 1700 lü yıllarla birlikte Yozgat'da Çapanoğulları, Sungurluda Sungur bey, Hüseyinabadta Mamaloğulları devletin temsilcileri durumundaydılar. 1700lü yıllara kadar Alaca (Hüseyinabad) nın köylerinin büyük bir kısmı kurulmuş değillerdi. Bu tarihten sonra Osmanlı Göçebe Yaşayan Türk ve Türkmenleri İskana tabi tutarak yerleşik hayata mecbur koşarak etkisizleştirmek istemiş ve köyler vücuda gelmeye başlamıştır.İşte bizim köyümüz gibi alaca (Hüseyinabad) nın bir çok köyüde 1700 lü yıllardan sonra oluşmaya başlamıştır.


  DEĞİRMENDERE KÖYÜNÜN OLUŞUMU 

Takriben 1750 yıllarından sonra ilk olarak Aydın tarafından geldikleri kabul edilen Alibaz kahyaoğulları Çınar ağacının üst tarafındaki düzlüğe gelip yerleşmişlerdir. İlerleyen tarihlerde burasının ulaşım açısından elverişsiz oluşu ve su sorunu yüzünden şimdiki köyün ilk başındaki yerlerine yerleşmişlerdir. Bunları Çorum Üçköyünden gelen Aşır kahyaoğulları ve diğerleri takip etmişlerdir.Köyün oluşum süreci 1750 lerde Alibaz kahyaoğullarıyla başlamış en son 1900 lü yıllarda sungurlunun Yazır köyünden Haydar Bozdağ, Çorumun Gelhayır köyünden Mehmet Girit ve Sungurlunun Gökçam(Karaözü) köyünden Ahmet ve İsmail Sağıtın köye yerleşmeleriyle köy oluşumunu ve bugünkü demografik yapısını tamamlamış bulunmaktadır.


01- ALİBAZKAHYAOĞULLAR (ÖZDEMİR) AYDIN dan(1750) 02- AŞIRKAHYAOĞULLARI (ÖZKAN) ÇORUM- ÜÇ KÖYÜNDEN 03- KAZAKOĞULLARI (AYDUĞAN) KAZAKİSTAN dan 04- AKDAĞLIOĞULLARI (GÖRGÜLÜ) YOZGAT - AKDAĞMADENİ 05- EMİROĞULLARI (ÖZTÜRK) SUNGURLU - ENEGAZİ 06- HALİLKAHYA OĞULLARI (AKKUŞ) ? 07- KELMUSAOĞULLARI (KARATAŞ) MANİSA 08- RABİYAGİL (SEÇER) MALATYA 09- EYÜBOĞULLARI (AYDUĞAN) MALATYA-HEKİMHAN-DARIYERİ

   (GÜNDOĞAN) MALATYA-HEKİMHAN-DARIYERİ 

10- HALİL-MEMİŞ (DEMİREL) ALACA-TEBERİK ÇİFTLİĞ 11- NEBİ-ÜSÜK (GÖRÜR) ALACA HÖYÜK 12- ÇOPURGİL (SEÇGİN) ? 13- ÇITIKLAR (UYGUN) ? 14- KARA MEHMETGİL (ÖZEÇ) ? 15- TIRANGİL (BOZDAĞ) ALACA-SÖĞÜTÖZÜ 16- MEMİŞGİL (GİRİT) ÇORUM-GELHAYIR 17- HAYDAR (BOZDAĞ) BOĞAZKÖY-YAZIR 18- AHMET SAĞIT (SAĞIT) SUNGURLU-GÖKÇAM (1930)

II. BİLGİ

  Değirmendere köyü İlçenin güneyinde ve ilçe merkezine 5 km mesafededir. Yolu kısmen stabilizedir. 2000 yılı Nüfus Sayımına göre nüfusu 236 olup hane sayısı 47’dir. Köy, 200 sene önce Çorum’un Üçköyü’nden gelenler tarafından kurulmuştur. Buraya Aydın ve  Malatya’dan  gelip yerleşenlerde olmuştur. Evleri ahşaptır.  Mezarlığı vardır. Telefonu ve suyu mevcut olup elektriği de 1981 yılında gelmiştir. Elektrik 1981 yılında gelmiş olup  içme suyu vardır. Okulu 1968 yılında yapıldı. Taşımalı eğitim yapılmaktadır. Binbaşı, avukat, mühendis, öğretmen, müfettiş başta olmak üzere yaklaşık 30 memur yetişmiştir. Eskiyapar, Dedepınar, Yatankavak, Söğütözü ve Alaca ile komşudur. Köyün güneyinde 2000 dönüm kadar meşe ormanlığı vardır. Geçim kaynağı çiftçilik ve  hayvancılıktır. Elma, armut,ceviz,erik ve kayısı az da olsa yetişmektedir. Yaklaşık olarak  18 hane de yurtdışında çalışmaktadır. Halen hayatta olmayan Hasan Aydoğan isimli köy sakinin İstiklal Savaşı madalyası vardır. Değirmendere Köyü  Kalkındırma ve Yaşatma Derneği halen Ankara’da faaliyetlerini sürdürmektedir. (Kaynak:Yusuf Karataş, yaş 55, köy sakini Aşır Seçgin, yaş 43)

Yöresel Yemeklerimiz :


- ÇORBALAR


01- Toyga aşı

02- Çatal aşı

03- Düğül aşı

04- Katıklı aş

05- Herle

06- Sütlü aş

07- Aşır aşı (Aşure)

08- Cılbır

09- Tarhana


- YEMEKLER


01- Madımak

02- Livik

03- Keşkek

04- Tirit

05- Pıt pıtı (Domatesli pilo)

06- İçli köfte

07- Ekşili köfte

08- Yahni


- HAMUR İŞLERİ


01- Gilik (Mayalı)

02- Bişi (Kete)

03- Katmer (Saç üstü)

04- Bukmeli (İçli)

05- Bazlama

06- Cızlak

07- Erişte

08- Kül çöreği

09- Yanıç

10- Hasıda

11- Un helvası


Yöresel Deyimlerimiz :


Aba : Abla

 Accık : Biraz 
 Ağartı : Yoğurt 
 Ahraz : Dilsiz 
 Ânanmak : Yuvarlanmak (özellikle hayvanlar için) 
 Badal : Merdiven 
 Balak : Manda yavrusu 
 Bayaktan : Biraz önce 
 Bıldır : Geçen yıl 
 Bibi : Hala 
 Boyna : Devamlı 
 Capcık : Lüzumsuz 
 Cecim : Kilim 
 Cılga : Yayaların yürüyebileceği dar patika yol 
 Cıncık : Cam kırığı 
 Cibicik : Alkış 
 Comba : Erkek genç manda 
 Cuvara : Sigara 
 Cücük : Civciv 
 Çalık : Ayağı sakat kişi 
 Çalkama : Ayran 
 Çapıt : Bez parçası 
 Çeltek : Çoban yardımcısı 
 Çirçici : Seyyar satıcı 
 Çiğit : Meyve çekirdeği 
 Çimmek : Yıkanmak 
 Çöğdürmek : İşemek 
 Çüt Sürmek : Karasaban ile tarla sürmek 
 Dambaşı  : Evin toprak çatısı 
 Davar : Koyun 
 Dıh : Bir şeyi içeri koymak (Hayvanları ahıra yerleştirmek) 
 Dıhıs : Çamur 
 Dombalak : Takla atmak 
 Don-Köynek : İç çamaşırı 
 Dulda : Esintisiz yer 
 Duluk : Faul 
 Ecik : Az 
 Elekçi : Çingene 
 Ellaham : Heralde 
 Eşme : Suyun gözesi 
 Evraaç : Ekmek evirilen ağaç 
 Fistan : Elbise 
 Garura : Karabasan 
 Gınnap : Bir tür ip 
 Gidik : Keçi yavrusu 
 Gilik  : Mayalı 
 Girellik : Kiler 
 Gucele : Zar zor 
 Guşene : Tencere 
 Gütmek : Hayvan otlatmak 
 Hâbe : Çanta 
 Hartıl : Sedir 
 Hayat : Evin girişinde içinde tandırda olan büyük hol 
 Hazzetmek : Hoşlanmak 
 Heeri : Kişi sıfatı yerine kullanılır. 
 Helke : Kova 
 Hömermek : Kafa tutmak 
 hüşümlenmek : Korkmak 
 Işkın : Yeni süren filiz 
 İlengir  : Büyük düz pilav kabı 
 İlistir : Kevgir 
 İlletli : Hasta kişilere söylenir 
 Kafa Kağıdı : Nüfus kağıdı 
 Katmer :  
 Kele : Kişi Sıfatı 
 Kelem : Lahana 
 Kelik : Gölgelik 
 Keneflik : Tuvalet 
 Kirik : Eşek yavrusu 
 Kom : Koyunların (davarların) ahırı 
 Köten : Öküzlerin çektiği pulluk 
 Kumpür : Patates 
 Lo taşı : Silindir taş 
 Miltan : Gömlek 
 Nörek : Ne yapalım 
 Nörüyon : Ne yapıyorsun 
 Öcbe : Aksi ve ters kişi 
 Öllük : Köyde Çocukların altına konan sıcak toprak  
 Pinnik : Kümes 
 Postal : Lastik ayakkabı 
 Sako : Ceket 
 Sayfat  : Avlunun girişindeki, yanları açık ve üstü kapalı yapı 
 Sındı : Makas 
 Sitil : Küçük bakraç 
 Soyka : Çok kızılan şey 
 Su sulamak : Tarlayı sulamak 
 Sümsük : Yumruk 
 Sürtmek : Boş gezmek 
 Şikirsiz : Çirkin 
 Şinevit : Üzüm teknesi, pekmez yapılır. 
 Tavatır : Çok güzel 
 Tavsır : Fotoğraf 
 Tebelleş : Bulaşmak 
 Temek : Hayvanların pisliğinin içeriden dışarıya atıldığı küçük pencere  
 Tevellüt : Doğum tarihi 
 Toplu : Pencere 
 Tosbağa : Kaplumbağa 
 Tuman : Don 
 Üreleğin : Geçen gün 
 Verep : Yokuş 
 Yağlık : Mendil 
 Yüklük  : Yatak, yorgan konan yer 
 Zavrak : Salatalık 
 Zelve : Kağnılarda öküzlerin boynuna geçirilen boyunduruğun çubukları 


Köyümüzün Ziyaret Yerleri :

ÇINAR BABA


    Köyümüzde varolan ve kutsallık atfedilen bir diğer yerde köyün üst kısmında ormanlık arazideki koca çınar ağacıdır. Eskiden burada adaklar adanır, kurbanlar kesilir, yağmur duasına çıkılır,dilek dilenir, çabut bağlanır ve mumlar yakılırdı, bu adetler zamanla terk edilmiştir. Günümüzde sadece bazı kişiler tarafından bez bağlanıp dilek dilenir ,bazı kişilerde bilinçsizce ağacın gövdesine zarar verircesine yazılar yazmaya başlamışlardır.
    Eskiden anlatılan bir rivayete göre birisi bu ağacın yere dökülen yapraklarını toplayıp sakçı yapıp ekmek yapmak ister, ancak evde yangın çıkar ve her şeyini kaybeder, başka bir gün bir başka kişide ağaçtan dal budak kesip eve yakacak için götürür eve vardığında eşinin ve çocuğunun ölüsüyle karşılaşır bu ve buna benzer olaylar arttıkça halkımız buraya saygı ve hürmet gösterip adaklar adamaya başlamıştır. Dibinde akan buz gibi suyuyla piknik amacıyla gelenlere kucak açmaktadır.


SARITAŞ


    Köyümüz hudutları içersinde ismini de verdiği sarıtaş mevkiinde öze yakın bir yerlerde son yıllara kadar var olan ancak yol çalışmaları esnasında üzeri kapanan bu sarı taşa dair halk arasında var olan bir inanış ve kutsiyet vardır. son yıllarda unutulmasına rağmen söylence olarak halen varlığını sürdürmektedir. Anlatılanlara ve duyduklarımıza göre çok eskiden bir kimse ev yapmak için araziden taş toplarken bu taşı yerinden sökerek kağnıyla götürüp ev için yaptığı temele koyar. Sabah baktığında taşı yerinde göremez eski yerinde bulur, şaşırır ertesi gün tekrar taşı getirir ancak taşı yine yerinde olmadığını tekrar aynı yerine gittiğini görür komşuları da buna şahit olurlar. Burasının bir ulu zatın kabri olduğuna inanılır. Son yıllara kadar köyde yaşayan halk buraya belirli günlerde mum yakar, taşa niyaz eder, dua ederler, taş çiftler yanındaki çalıya iplik ve bez bağlarlardı. Günümüzde unutulmuş olup sadece mevki ismi olarak yaşamaktadır.


ŞEHİT EVLİYA


    Köyümüz hudutları içersinde ismini de verdiği şehitler mevkiindedir. Şehitlerin belde tepenin üzerinde son yıllara kadar dikili bir mezar taşından ibaret olup, 10 yıl kadar önce köyümüz halkından Gazi Öztürk (Emiroğlunun Gazi) tarafından mezar tekrar yaptırılmış ve şehit evliya ibaresi yazdırılmıştır.çok bilinen bir ziyaret olmayıp yaşlı kuşak tarafından bilinmektedir. Burada yatan kişinin Battal gazinin askerlerinden olup savaş esnasında şehit düştüğüne inanılmaktadır.


İBAŞ DEDE


    Asıl adı İbrahim olup, halk arasında ibaş dede diye bilinir. Seyyid ali sultan (kızıldeli) evlatlarından olup Eyüboğulları sülalesine mensuptur. Zamanının ünlü dedelerindendir. Köy halkı ve civar köyler tarafından saygıyla anılır. Tarikatta mertebesi üstün olup sayılan ve sevilen bir zattır. 1973 yılında vefat etmiştir.mezarı Aşık İsmailin kabrinin yanı başındadır. Köy sakinleri tarafından mum yakılır dua edilir.



AŞIK İSMAİL YATIRI


    Aslen Yozgat'ın  Büyük incirli köyündendir. Yaşadığı zaman dilimi tam olarak tarihlendirilememekle birlikte 1900'lü yıllardan önce yaşadığı tahmin edilmektedir. Aşık İsmail küçük yaşlarda iken, Ankara'nın yalıncak köyünden Dedeleri gelir. Dede köyde iken köyde bulunan bir diğer Ocak zade Şeyh Samut evladı Dedenin de bulunduğu muhabbet esnasında demleri biter Samutlu dede küçük yaştaki Aşık İsmail'e  elindeki tesbiğini verir ve bizim eve git bunu nişane olarak göster ve bir okka  dem alıp gelmesini söyler. Tabi İsmail eve varır tesbiği gösterir ana bacıdan demi alıp döneceği esnada Samutlu dedenin Şirin ismindeki kızını görür ve alnında bulunan nura aşık olur ve oracıkta bayılır (dünyevi bir aşk olmayıp aşkı ilahidir). Kendine geldikten sonra elindeki demle muhabbete nail olur. Demi dedeye sunar ve o ruhu haliyetle bir aşkı ilahi gelir ve şu beyitleri söyler. Aşık İsmail in söylediği ilk deme budur.